Friday, November 12, 2010

Cari Açık Sorunsalı…


Cari açıkla ilgili daha önce bir yazı yazmıştım. Yurtdışı yerleşiklerin yurtiçi yerleşiklerin giderlerini finanse etmesi anlamına gelen cari açık ileride sorun olmaya başlayabilir. Biliyorsunuz ki, bir çok ülke yüksek cari açıklarla kriz yaşamazken, o cari açık oranlarının yarısı kadar oranlarla bazı ülkeler kriz yaşayabilmektedir. Bu durum bazı iktisatçılar tarafından, cari açığın yüksek olması kriz yaşanacağı anlamına gelmediği sonucunu çıkarmalarına sebep oluyor. Haklılarda, fakat cari açık borçların ödenebilirliği için uygun bir ortam oluşursa sorun çıkarmamaktadır. Eğer borçların ödenebilirliği güç olması durumunda küçük bir cari açık hemen şirketlerin kapanmasına, üretimin azalmasına ve işsizliğin artmasına sebep olmaktadır.


Eylül ayı cari açık rakamı 4,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Şu anda toplam olarak cari açığımız 37 milyar dolar olarak gözüküyor yıl içinde, eğer bu gidişle giderse 43 milyar dolara ulaşması beklenebilir. Eğer cari açık 43 milyar dolar düzeyinde olursa rekor seviye olan 2008 yılının 42 milyar dolarlık seviyesini geçiceyiz.


Cari açık şu anda bir sorun yaratmıyor gibi gözükebilir bu durum ne kadar devam edecek acaba. İktisatçılar şu sıralar Türk Lirasının aşırı değerli olduğundan bahsetmekteler. Türk Lirasının aşırı değerli olması yine bir dış ticaret politikasının bir sonucu olarak yorumlanabilir. Türkiye sanayicisi enerji gibi ürünleri sanayisi için ithal etmektedir ve aşırı değerli Türk Lirası sanayicinin ucuz girdi almasını sağlamaktadır. Fakat bu durum fazla uygulanırsa, sanayici yatırımlarını üretim yapmak yerini ithalat yapmaya kaydırabilir ki bu durum, bir şey üretmeden borçlarla gider yapmak anlamına gelir ki bunun sonunun kriz olacağı kolay gözükebilir.


Türk Lirasının aşırı değerlenmesinin önünde iki engel vardır birincisi kurun yükselmesi kişi başına milli gelirin düşmesine sebep olacaktır ki, hükümetler bunun olmasını istemez, ikincisi artan sermaye akımı Türk Lirasını değerli tutmakta ve ithalatı finanse etmektedir.


Merkez Bankası zaten faizleri rekor seviyelere indirmiş durumda, piyasa müdahaleleri ile bir miktar Türk Lirasının değerini piyasa düzeyine yaklaştırabilir. Bence yapmalıdır da, ama orta en önemli sorun artan sermaye akımı olarak gelmektedir. Merkez Bankası piyasadan ne kadar para çekerse çeksin sürekli artan sermaye akımı doların değerini düşürmektedir. Ayrıca biliyorsunuz çakal FED piyasaya 600 milyar dolar daha süreceğini açıkladı. Bu ABD'de kalmayıp faiz oranı yüksek gelişmiş ülkelere kayacağı düşünülmekte. Bu durum işimizi daha da zorlaştırmaktadır.


Cari açığın GSMH oranı %5,7 seviyelerinde ki, bu oran G-20 zirvesinde limit konulması gereken %4'ün üzerinde.


Cari açığın ileride başımızı arıtacağı gözükünce ne yapılabilir. Akla ilk gelen Tobin vergisidir, yani sermaye kazancını vergilemek. Böylece ülkeye giren aşırı sermayenin bir kısmı engellenmiş olacaktır.


Tobin vergisini uygulayıp da iyi sonuç almış bir ülke yok. O zaman ne yapmalı. Bence tüm önlemler birlikte alınmalı. İlk olarak Türk Lirasının aşırı değerli olduğu kabul edilmeli ve piyasa değerine çekmek için para politikaları yönlendirilmeli, ayrıca Tobin vergisinin de bir miktar uygulanabileceğini düşünmekteyim.


İleride Türkiye bir kriz yaşayacaksa bu krizde cari açık büyük sorun yaratacağını düşünmekteyim. Ekonomi politika yapıcıları bu sorunu göz önüne alır ve sorunun çözülmesi için kararlar alırsa ileride yaşanacak krizlere hazırlıklı oluruz. Ancak, eğer gerekli politikalar uygulanmazsa ve Türk Lirası aşırı değerli olmaya devam ederse piyasa kuru şu anki piyasa değerinden çok daha yükseğe çekmesini bilir.

No comments:

Post a Comment