Wednesday, November 10, 2010

Para Üzerine Bir Deneme


Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick G20 zirvesi öncesi kur savaşlarının yaşanmaması ve işsizlik, enflasyon gibi sorunların çözümüne altın para standardının yardımcı olabileceğini vurguladı. Daha sonra benim ilk aklımdan geçin Zoellick kafayı yedi herhalde oldu. Tabi DB Başkanın altın standardının tekrar gündeme gelmesi olası olmadığının farkındadır, kendisi benden çok daha fazla ekonomik olaylara kafa yormuş bir insan.


Bazı iktisatçılar özellikle 2008 krizinden sonra paranın bir varlığa bağlı olmamasından dolayı ekonomide gereksiz dalgaların yaşanarak krizleri çıkardığını öne sürüyor. Bence çok da haksız sayılmaz hatta dikkate alınması gerektiğini düşündüğüm bir eleştiri. Zoellick de büyük ihtimalle bu tartışmayı çıkarmak istemektedir.


Bu haber sonrası para üzerine kafa yormak için bir deneme yazmaya karar verdim. Para nedir? Ne işe yarar? Değeri nasıl belirlenir? Niye farklı paralar vardır? İyi bir para birimine sahip olmak için ülkeler ne yapmalıdır? İşte bu sorular üniversite birinci sınıftan beri aklımda. Sanırım bu sorulara cevaplandırmaya biraz daha yaklaştım.


İlk önce kısaca bir para tarihi ile başlamak istiyorum. İlk başlarda ekonomi mal para şeklinde gerçekleşiyordu yani mallar ile malların alışverişi yapılıyordu. Tabi mal para ekonomisinin bazı zorlukları var en önemlisi arz edilen malın alıcısı her zaman bulunabiliyor, bu sebeple ortak bir değer birimine ihtiyaç duyuluyor. Bu değer birimi değerli madenler olabiliyor çünkü belli miktar altına her türlü mal değiştirile bilmektedir. Bu sebeple ilk önce değerli madenlere bağlı paralar basıldı. Fakat bu paralarda taşımada elverişsiz olabildiğinden değerli madenleri saklayan kişilere emanet olarak verilmeye başlandı ve karşılında banknot denilen kâğıtlar alındı. İşte kağıt para burada ortaya çıktı, bir zaman sonra insanlar madeni paralarla değil kağıt paralarla alış veriş yapmaya başladılar. Burada önemli olan nokta banknotların bu dönemde bir reel değeri olduğudur. Banknot sahibi rehinciye gidip emanet edilen madenleri geri alabilmektedir. Fakat günümüzde paranın hiçbir karşılığı yoktur. Bir gün Amerika hükümeti çıkıp ülkeyi kapatıyoruz dese elimizdeki milyarlara doların hiçbir anlamı kalmaz. Yani para günümüzde bir yükümlüğü bulunmamaktadır, basıldığı ülkenin hükümetine olan güvenden dolayı alışverişte kullanılabilmektedir.


Paranın üç temel unsuru vardır bunlar,
  • Mal ve hizmetlerin değiş tokuşunda kullanılabilmesi,
  • Mal ve hizmetrin değerlerini ölçmede kullanılabilmesi,
  • Bir tasarruf aracı olarak kullanılabilmesidir.
Eğer para bu üç unsura sahip değilse para olma özelliğini yitirir sadece bir kağıt parçası olur. Bu sebeple enflasyonun çok yüksek olan ülkelerde para değerini çabuk kaybettiğinden dolayı, değeri çabuk kaybolmayan paralar tercih edilir ki, bu duruma para ikamesi ya da dolarizasyon denir.


Dünya savaşları öncesi paranın bir değeri vardı yani ülkenin hazinesine gidip bir banknot verdiğinizde belli bir miktar değerli maden alabilmekteydiniz. Fakat dünya savaşlarının finansman gerekleri bu politikanın terk edilmesine sebep oldu ve para artık karşılıksız basılmaya başladı. İkinci dünya savaşı sonrası para sistemi doların ve diğer paraları da dolaylı olarak altına bağladı fakat bu sistem de hükümetlerin kamu harcamalarını finanse etmek ihtiyacına fazla dayanamadı. Yani para sistemleri yukarda özetlediğim aşamalardan geçerek bu günkü karşılıksız hale geldi. Yani merkez bankası çıkıp ekonomiye istediği kadar para sürebilmektedir, fakat biz biliyoruz ki üretim artışı gerçekleşmeden arttırılan para arzı, fiyatların artmasından başka bir işe yaramamaktadır.

Atmış sene önce Nobel Ödülü sahibi iktisatçı Samuelson iktisadı "kıt kaynakların etkin tahsisini araştıran bilim dalı" olarak tanımlamıştır. Ancak günümüzde durum değişmiştir, önceden hara altına bağlı yani kıttı şimdi ise hiçbir şeye bağlı değil. Yani ekonomik kaynaklar kıt olmaktan çıkmaktadır.

Para sisteminin altın para standardından bugünkü halini alması içinde geçen süreç altın para standardına dönmemizin mantıksız olmasının nedenlerinden birisi, diğer bir neden de mevcut altın rezervinin üretim miktarı kadar olup olmadığıdır.

İkinci neden miktar kanunna dayandırabiliriz. Bu kanuna göre, üretilen mal ve hizmetlerin değeri, para miktarı ile paranın dolaşım hızına eşit olmalıdır. Eğer para miktarı üretimden az ise fiyatlar düşecek, para miktarı üretimden fazla olursa enflasyon oluşacaktır. Başka bir değişle ekonomide enflasyon ve deflasyon olması istenmiyorsa para miktarı üretim miktarı kadar olacaktır. Altın miktarı sınırlı olduğu için, üretim miktarı ile altın miktarını denkleştirmek karmaşık bir iş olabilir, ve enflasyonist veya deflasyonist krizlerle bizi karşı karşıya bırakabilir.

Sonuç olarak, hem bugünkü para standardının gerekliliğinden dolayı altın para standardını terk etmesinin sebebi hem de altın miktarının üretim miktarı ile denkleştirmenin mümkün olamayacağından dolayı altın para standardını geçilemeyeceği düşüncesindeyim.

No comments:

Post a Comment